14 Aralık 2009

cık olmadı

önce sessizce bavulumu açtım yavaş yavaş doldurdum eşyalarımı. pek fazla bir şeye ihtiyacım yoktu aslında sadece kısa bir kaçıştı. daha da ziyade bir kaçıştı belli belirsiz bir zaman aralığında. ama kaçıştı sonuçta hızlı ve apar topar olmalıydı.

ne olursa olusun sessiz ve hissettirmeden gitmeliydim. çünkü sevmezdim sabah uykusunu bölen telefonları. ki bu sefer kaldıran uykudan bir kaçış olsun istemedim. sessiz sedasız aldım bavulumu koyuldum yola. kapıyı okadar sessiz ve issiz kapattım ki hiç açmadım sanki.

biraz yorgundum sanki sabah da yeni patlar gibiydi. fırından yeni çıkan simiti takıldı bir an burnuma. tuttu kolumdan bu koku beni götürdü çocukluğuma.


iyi bir çocuk değildim biraz haylaz biraz sulu göz. ama çocukluktu sonuçta ne bitsin ne dursun isterdim hep. tabi gidince çocukluğuma fark ettim ki bu koku sobada pişirilen ekmeğin kokusuymuş. meğer o zamanlar uyanmayı sevdiren bu kokuymuş. duyduğumda bu kokuyu aralanırmış göz kapaklarım. bir anda güller gözükürmüş nemli gamzelerimde.


çoçukluğumdan döndüğümde artık gündüz yırtmıştı geceyi. simitin kokusu da korkup kaçmıştı artık. bir anlık çocukluk gamzelerimde de zaten kırışıklıklar vardı.

geriye dönmek için biraz geç devam etmek içinse hevessizdim artık... bu şehirden kaçıyordum ya hani aslında bu şehir kovuyordu beni.

--
olmadı ((:

2 Aralık 2009

yine yeni yeniden

gezdik dolandık yine geldik (:

bakalım bir şeyler söylemek lazım artık zamanla ...